PATOGENEZ

Doku Oluşumu

Adenomatöz poliplerin; normal hücre bölünmesi ve hücre ölümü(apoptoz) işlemindeki bir başarısızlıktan dolayı oluştuğu düşünülmektedir. İlk sapmanın, tek bir kolon kriptinde ortaya çıktığı görülmektedir. Bu rahatsızlık, tek şifreli bir adenoma ile sonuçlanır. Yüzeydeki DNA sentezleyen hücreler, normalde meydana geldiği gibi lümen içine atılmazlar ve kriptalar arasına yerleşerek aşağı doğru katlanırlar. Daha sonra yeni adenomatöz bezler daha fazla katlanarak veya dallanarak oluşturulur. Böylece, tek hücreli adenomun anormal bir hücrenin monoklonal genişlemesinden kaynaklandığına inanılır ve adenoma büyüdükçe adenomatöz hücre popülasyonu poliklonal olur.

Poliplerin, normal hücre hücre çoğalması ve hücre ölümü (apoptoz) sürecinin bir adımındaki veya adımlarındaki bir başarısızlıktan kaynaklandığı düşünülmektedir. Bu rahatsızlık, tek bir kriptadan kaynaklanan adenom ile sonuçlanır. Yüzeydeki DNA sentezleyici hücreler, normalde meydana geldiği gibi lümen içine atılmazlar ve kendilerini normal önceden var olan kriptalar arasına yerleştirerek aşağı doğru katlanırlar. Daha sonra yeni adenomatöz bezler daha fazla katlanarak veya dallanarak oluşturulur. Böylece, tek hücreli adenomun anormal bir hücrenin monoklonal genişlemesinden kaynaklandığına inanılır ve adenom büyüdükçe adenomatöz hücre popülasyonu poliklonal olur.

Adenom-Karsinom Hipotezi

Genellikle kolon kanserlerinin çoğunun daha önce iyi huylu adenomlardan ve daha az ölçüde tırtıklı (serrated) poliplerden kaynaklandığı kabul edilir. Daha eski çalışmalar, kolon kanserlerinin görünüşte düz, adenomatöz olmayan epitelde de novo gelişebileceği öne sürüldü, ancak bu lezyonlar bile önceden var olan fakat görülmeyen düz adenomlardan veya tırtıklı poliplerden kaynaklanabilir. Adenom-karsinom sekansını destekleyen kanıtlar epidemiyolojik, klinik, patolojik ve moleküler çalışmalardan gelir.

Epidemiyolojik Kanıt

Bir popülasyonda adenomların sıklığı ve çok sayıda adenomu olan kişilerin sıklığı, coğrafi olarak kolon kanseri sıklığına paraleldir. Gerçekten de, düşük riskli bölgelerden yüksek riskli kolon kanseri bölgelerine geçen göçmenlerde adenoma sıklığı artmaktadır. Hem adenomatöz polipler hem de kalın bağırsak kanseri için görülme sıklığı yaşla birlikte artar ve yaş dağılım eğrileri adenom gelişiminin karsinomlardan 5 ila 10 yıl önce olduğunu gösterir.

Klinikopatolojik Kanıtlar

Kolon kanserine kalıtsal yatkınlığı olmayan genel popülasyondaki insanlar için, belki de adenomların karsinomlara yol açtığına dair en iyi kanıt endoskopik müdahale çalışmalarından gelir. Ulusal Polip Çalışması, adenomların kolonoskopik olarak çıkarılmasının, sonraki kalın bağırsak kanseri insidansının beklenenden çok daha düşük bir sonuç verdiğini göstermiştir. Buna ek olarak, İtalya, Birleşik Krallık ve ABD’den 3 büyük, prospektif, kontrollü sigmoidoskopi çalışması sigmoidoskopinin insidansta % 21-31 oranında azalma ve kalın bağırsak kanserinden mortalitede % 26-38 oranında azalma sunduğunu göstermiştir. Patolojiye dayalı çalışmalar sıklıkla kolon kanserlerinde kalan adenom dokusunun varlığını tanımlar. Tersine, küçük kanser odakları normal mukozada oldukça nadirdir, ancak adenomlarda, özellikle daha büyük, daha displastik ve daha yüksek oranda villöz elementlerden oluşanlarda bulunur. Ayrıca, kolon içindeki bölge dağılımı büyük adenomlar ve kolon kanserleri için benzerdir. Ek olarak, tek bir kolon kanseri içeren cerrahi örneklerin üçte birinde ve 1’den fazla eş zamanlı kanser içeren örneklerin üçte ikisinden fazlasında adenomatöz polipler bulunur.